Tarih bizim geçmişimizdir. Atalarımıza eşlik eden tüm olayları ve gerçekleri anlatıyor. Geçmiş olayları, bunların nedenlerini inceleyen ve gerçeği tespit eden bir bilimdir. Önemli veriler ve sonuçlar, saklanan olaya özgü belgelerden elde edilir.
"Süreç" kelimesinin kendisi, bir fenomenin gelişimi sırasında durumların sıralı bir değişimidir.
Elbette tarihsel sürecin temeli şudur:Etkinlikler. İnsanların ve insanlığın bir bütün olarak herhangi bir faaliyetinin somutlaştığı içindedir. Ayrıca burada siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel bağlar ve bireyler arasındaki ilişkiler belirtilmektedir.
Tarihsel sürecin konuları kişiliklerdirveya belirli olaylara doğrudan dahil olan kişilerin örgütleri. Bu tür organizasyonlar, aynı bölgede yaşayan ve aynı zihniyet, kültür ve geleneklere sahip sosyal topluluklar olabilir. Faaliyetlerinin sonucu, her biri için ortak olan maddi ve manevi değerlerin yaratılması olacaktır.
Bireyler ayrıca konulara atfedilebilir,tarihi olaylara doğrudan katılan. Politikacılar, hükümdarlar, krallar, başkanlar genellikle böyle kabul edilir. Kültür, sanat ve bilim çalışanları tarihsel sürece büyük katkı sağlıyor.
Karl Marx ve F.Engels'e göre, tarihsel süreç, bu sürecin basamakları olan sosyo-ekonomik oluşumlar hakkında bir öğreti olarak görülmelidir. Toplumun gelişmesindeki belirleyici faktör üretim biçimidir. Yani, üretim güçlerinin gelişimi ile üretim ilişkileri arasındaki ilişki. Oysa siyasetin yapısı ve manevi gelişim sadece üretim tarzlarına bağlı bir üstyapıdır. Bireysel gerçekler ve olaylar, karşıt çıkarlar sınıflar arasında çatışırken ortaya çıkan bir toplumsal devrimin sonucudur. K. Marx ve F. Engels, tarihsel süreci, nihai amaç olarak hareket eden komünizm prizmasından gördüler.
Post endüstriyel toplum teorisinin taraftarları aynı zamanda insanlığın tarım öncesi toplumdan endüstri sonrası topluma aşamalı gelişiminden de söz ederler.
Biçimsel, medeniyetçi yaklaşımın tersi de var. Doğrusal aşama teorisinin taraftarları, kültürel değerler sistemindeki aşamalar-aşamalar kriterinin tanımlanmasını savunurlar.
Yerel medeniyetler teorisine göre (şubelerden biriuygarlık yaklaşımı), tarihsel sürecin dönemselleştirilmesi aşamaların tahsisine dayandırılamaz. Bu eğilimin kurucusu A. Toynbee'dir. Bilimsel çalışmalarında, dünya tarihini, her biri ayrı ayrı tüm aşamalardan (ortaya çıkıştan çöküşe ve çürümeye kadar) geçen bireysel medeniyetler tarihine ayırır. Ve yalnızca bütünlükleri dünya tarihsel sürecidir.